Friday, December 23, 2011

Beyoğlu için Mücadele Vakti!



Beyoğlu, çoğumuzun hayatının bir parçasıdır. Ama neredeyse herkes için şu bir gerçek ki Beyoğlu, İstanbul'un kalbi demektir! İstanbul’daki en önemli karşılaşma ve buluşma alanımızdır. Kültürümüzdür, sanatımızdır, çayımızdır, muhabbetimizdir, yürüyüşümüzdür…

Şimdi hayatımızın bu önemli parçası büyük şirketler büyük paralar kazansın diye dönüştürülmek isteniyor, hayatımızdan koparılıyor. Bizler, Beyoğlu’nda yaşayanlar,  çalışanlar, var olanlar olarak bu dönüşüme karşı çıkıyoruz.

BEYOĞLU’NDA NELER OLUYOR?
Tarlabaşı yenileme projesi, Atatürk Kültür Merkezi, Taksimi yayalaştırma projesi, Taksim Gezi Parkı’na AVM projesi, Emek Sineması, İstiklal Caddesi’nin sinema mezarlığına dönüştürülmesi, Bedrettin Mahallesi yenileme projesi, Perşembe Pazarı, Galata Kulesi ve çevresinde yaşanan dönüşüm, Tophane ve Şişhane bölgeleri yenileme alanları, Galataport, Park Otel...

Bütün bu saydıklarımız ve daha sayamadıklarımızla birlikte bütün projeler ya yapılmakta ya da plan ve yapım aşamasında. İstanbul’un kalbi Beyoğlu’nda Parça parça gerçekleştirilmeye çalışılan bu dönüşüm sürecinin bir bütün olarak  neye karşılık geldiğini göstererek bizi ne gibi tehlikelerin beklediğine dikkat çekmeye çalışacağız.
İstanbul’da son dönemin en çok tartışılan müdahalelerinden biri Beyoğlu’nda eğlence işletmelerinin sokağa ve kaldırımlara koyduğu masaların Beyoğlu Belediyesince kaldırılması oldu. Kamuoyunun dikkati bu müdahaleler vesilesiyle Beyoğlu’na çekilmiş olsa da, bu yaşananlar Beyoğlu’ndaki topyekûn dönüşümün sadece küçük bir parçası idi. Belediyenin ciddi miktarda işgaliye ücretleri alarak izin verdiği masa ve sandalyelerin kaldırılması ile birlikte ciddi oranda müşteri kaybına uğrayan ve tenhalaşan işletmeler oldukça zor durumda kaldı. Bu süreçte Beyoğlu eğlence yerlerinde 3000’e yakın kişi işten çıkarıldı. Bu operasyonların bir masa-sandalye meselesinden daha ötede hesaplar taşıdığı, böylesi çelişkili bir uygulamanın böylesine zorbaca hayata geçirilmesinin nedeni Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ın yeni Beyoğlu’nda Taksim ve İstiklal Caddesi civarındaki işletmelerin butik otellere, elit kafelere dönüşeceği, farklı sermaye gruplarının var olan işletmelerin yerine geçeceği yönündeki açıklamalarla netlik kazanmaktadır. Yani kısacası olan, Beyoğlu’nun devlet eliyle “soylulaştırılması”, büyük sermaye gruplarının Beyoğlu’ndaki yaşama hâkim kılınması çabasıdır. Ve bu dönüşüm, Tarlabaşı’ndaki ya da Bedrettin Mahallesi’ndeki dönüşümden farklı değildir.


"Beyoğlu’nda yaratıcı sermaye gruplarının olması gerekiyor. Bu sermaye grupları, Beyoğlu’ndan aldıkları ilhamla geleceği tasarlayanlar olacaklardır. Biz bu insanların Beyoğlu’nda yaşamasını istiyoruz"
Ahmet Misbah Demircan 


TARLABAŞI PROJESİ
2007 yılında başlayan Tarlabaşı’ndaki dönüşümün amacı da buradaki binaların yıkılarak üst gelir grubunun yaşamına uygun konutlar ve mekânlar haline getirilmesidir. Ne tarihi ve kültürel mirasa, ne de bölgede yaşayan nüfusa hiçbir saygısı ve yararı olmayan bu proje Tarlabaşı’nı kapalı bir “site” haline dönüştürme ve Beyoğlu’ndan kopartma projesidir. Yeni projede Tarlabaşı’nın Beyoğlu’na bağlandığı noktalar ise yine değerlerimizi elimizden alacak projelerdir; Emek Sineması’nın yıkılması ve Taksim Meydanı’nın yayalaştırılması…

EMEK SİNEMASI ve TAKSİM’İN YAYALAŞTIRILMASI PROJELERİ 
Taksim meydanının yayalaştırılması projesi kapsamında yer altına alınacak trafiğin giriş noktası tam da Emek Sineması’nın doğrultusundadır. Tarlabaşı Yenileme Projesi ile karşılıklı birbirlerine bakacak bu alanda yeni bir kullanıcı profili, yeni bir hayat tarzı yaratılması planlanmaktadır. Emek Sineması’nı bir üst kata olduğu gibi taşıyacağını söyleyen zihniyet, tarihi ve kültürel değerlerini, anlamını tamamen yitirecek yeni bir Emek Sineması’ndan ve Serkildoryan’dan bahsetmektedir. Bu binanın akıbetinin kaçak katları ile İstiklal Caddesi’nin üzerine bir karabulut gibi çöken Demirören Alışveriş Merkezi gibi olmasından endişe edilmektedir.
Yine Taksim Gezi Parkı’nda yapılması planlanan Taksim Kışlasını İhya projesinin, meydan yayalaştırma projesi içerisine yedirilerek fark edilmemesi amaçlanmaktadır. Bu proje, Taksim Meydanı’nda AKM’yi yıkarak yapamadıkları alışveriş kompleksinin hayata geçirilmesi projesidir. İşçilere ve emekçilere yıllarca kapatılan ve uzun ve ‘yaşlı’ mücadeleler ile kazanılan Taksim 1 Mayıs Meydanı, bu sefer de tüketim merkezi olarak dönüşüme uğratılarak işçi ve emekçilere kapatılmak istenmektedir. İstanbul'un en önemli kamusal mekânı olan meydan, ticari bir işletmenin giriş kapısı haline getirilmeye çalışılmaktadır. Kamuoyuna “yayalaştırma” projesi olarak sempatik bir şekilde tanıtılan bu projede karşımıza çıkan kamusallığını yitirmiş, belki otobüsle ya da metroyla geçerken yer altında bir durak ismi olarak kalacak Taksim Meydanı’dır.

OKULLAR DA SATILIYOR!
Beyoğlu’nun kamusallığını yok ederek sadece tüketimden menkul, parası olanın kullanabileceği bir mekan haline dönüştürmeyi amaçlayan projelerden nasibini okullar da almaktadır. İstiklal Caddesi’nde bulunan Refia Övüç K.T.Ö.Olgunlaşma Enstitüsü’ne ait bina, yine İstiklal Caddesi’nin paralelinde bulunan Taksim Ticaret Lisesi’nin satılması çalışmaları Beyoğlu’nun nasıl elden çıkarılmaya çalışıldığının göstergeleridir.

GALATAPORT PROJESİ
Karaköy’deki liman bölgesi ve gerisinde yer alan alanları da kapsayacak olan Galataport projesi de bu dönüşümün en büyük ayaklarından birisini oluşturmaktadır. Tamamıyla tüketime dayalı bir turistik merkez yaratılması hedeflenen proje, Talimhane gibi steril, kentlinin kullanamadığı mekanların Beyoğlu’nun tamamına yayılmasının yolunu açacak.

Yakın zamanda yürürlüğe giren Beyoğlu Koruma Amaçlı İmar Planı da bu dönüşüme hizmet edecek bir şekilde, kimseye sorulmadan Beyoğlu’nun neredeyse tamamının turizm ve ticaret bölgesi olmasını öngörüyor.
Tüm bu bahsettiğimiz projelerin sayısını çoğaltmak mümkün. Ancak bu bahsettiklerimiz dahi sanıyoruz ki projelerin ne kadar birbiri ile bağlantılı olduğunu ortaya çıkarır niteliktedir. Sonuç olarak gördüğümüz büyük resim İstanbul’un kalbi diyebileceğimiz ve her kesimden insanın buluşma ve karşılaşma alanı olan Beyoğlu’nda yaşamsal bir dönüşümün hedeflendiğidir. Bu dönüşüm fiziki mekâna parça parça müdahaleler ile gerçekleşen siyasal ve kültürel bir dönüşümdür. Beyoğlu, sadece parası olanın gezinebileceği, kullanabileceği koca bir rant kapısına dönüştürülmek istenmektedir.  
Bizler, şu ana kadar Beyoğlu için parça parça verilen mücadeleleri birleştirmeyi hedefliyoruz. Bir bütün olarak Beyoğlu’nun başına çökertilmek istenen kara bulutları dağıtmayı amaçlıyoruz. Hepimiz bu mücadelenin parçasıyız…

Şimdi “Beyoğlu için Mücadele Vakti”dir diyoruz.

BEYOĞLU İÇİN MÜCADELE İNİSİYATİFİ
beyogluicinmucadelevakti@gmail.com
beyogluicinmucadelevakti.blogspot.com

No comments:

Post a Comment